ZEYNEP’E MEKTUPLAR – 1

Merhaba canım, güzelim, bitanem…
Farkındayım son günlerde biraz fazla yükleniyorsun kendine. O yüzden sana elinin altında bulunsun, istediğin zaman açıp oku diye yazmak istedim bu satırları…
Kolay bir hayatın olmadı. Daha çocuk yaşlarından itibaren çok şey yaşadın. Ama hep güçlü göründün. Mantığını kullanarak aldığın kararlarla da gücünü kanıtladın, övgü aldın.
Aslında içinde fırtınalar koptu, dışardan kimsenin haberi olmadı. O kadar güçlü göründün ki, yaşadığın sıkıntılar küçüldü herkesin gözünde. Zeynep nasılsa hallederdi… Zeynep nasılsa bunun da üstesinden gelirdi…
Ama her biri sende derin yaralar açtı! Açmış… Yeni görüyorsun…
Aslında kendini bırakmak istiyorsun. Güvenli bir liman arayıp duruyorsun. Ve bu güvenli liman için ne kadar taviz verdiğini, kendinden zaman zaman ne kadar vazgeçtiğini görüyorsun. Senin yanında olsunlar, seni kabul etsinler, beğensinler, onaylasınlar istiyorsun. Ait olmak istiyorsun… Ve bunun için her şeyi yapmaya hazırsın… Yapma…
Orada arkadaşının alınacağı bir şey yoktu ki! Senin niyetin hiç de onun anladığı gibi değildi. Neden yine de suçlu hissettin kendini? Neden yapmadığın bir şeyi telafiye kalkıştın? Hem de tamamen sana ait, seninle ilgili olması gereken bir anda? Her seferinde senden beklendiği gibi davranamazsın ki! Kimse davranamaz!
Ya onu kaybetmemek için yaptıkların? Ne kadar çok görev biçtin kendine, ne kadar kaldıramayacağın şeyi üzerine aldın ve sonra nasıl bir patlama noktasına sürükledin ikinizi de, görüyor musun şimdi? Kaybetmiyordun ki onu! Kaybetmek ne demek hem?
Neden normalde kabul etmeyeceğin şeyleri karşındakinin gönlü olsun diye kabul eder görünüyorsun? Aslında istediğin zaman pek güzel hayır diyebiliyorsun. Ama zamanında demediğin için, sonunda sesin biraz fazla gür çıkıyor olabilir mi?
Ne demiştim sana? Yerinde, zamanında ve dozunda! En sonunda dayanamadığında değil!
Bak ben sana ne diyeceğim? Gel sen kendinin en iyi arkadaşı, kendi kendinin güvenli limanı ol! Kendini gerçekten gör. Tüm değerlerini, defolarını bil. Kendini çok iyi tanı. Kendine yet. Yetiyorsun da zaten!
Sınırlarını öğren. Sınırsızlığını fark et. Düşün. Yarat. Yap, boz, bir daha yap. “Sen” beğenene, “sen” mutlu olana kadar tekrar tekrar dene.
Ne demişti hatırlıyor musun? “Kendinin keyfini sür!”
Bugünler, tüm bunları yapabilmek için çok değerli. Sonuna kadar kullan. Ağla, gül, sıkıl, eğlen…
Ne yaparsan yap sana içindeki o kısık ama aslında bas bas bağıran sesin yol göstermesine izin ver. Çünkü o ses senin sesin. Ve kendin için en iyi olanı yine sen bilirsin.
Seni seviyorum…
Müzik önerisi: Zaman Olur – Zeynep Özyılmazel
22 Nisan 2020, İstanbul
Regresyon terapi demek istiyorum.