MİMOZA

Evvett! Bodrum’dayım 🙂 Tam beklediğim, hayal ettiğim gibi gittiğini söyleyebilirim.
Annem ve kardeşimle birlikte kalmak harika! Annem o kadar mutlu ki ikimiz de yanındayız diye. Ne yapacağını, bizi nasıl mutlu edeceğini bilemiyor. Birlikte uzun kahvaltıları, dedikoduları, falları özlemişim ne yalan söyleyeyim.
Aynı şekilde babam da çok mutlu oldu. İlk geldiğim akşam doğum günüydü. Önce yemeğe gittik, ardından müzik dinlemeye. Çocuk gibiydi babam. Sürekli gülüyordu. Dertleri, tasaları bir kenara bırakıp arada böyle geceler yaşamak gerçekten çok iyi geliyor insana…
Dün akşam da annem ve Ayşe’yle kız kıza çıktık. Bodrum’da ennn sevdiğimiz yer olan Mimoza‘ya gittik. Gitmeyenleriniz fotoğraflardan biraz olsun anlayabilirler ama aslında orada olmak lazım enerjisini hissedebilmek için.
Gümüşlük zaten garip bir yer. Ne kadar kalabalık olursa olsun tuhaf bir dinginliği, huzuru var. Daha arabayla gelirken, koyu uzaktan gördüğünüzde başlıyor sizi içine çekmeye.
Mimoza koyun en uç noktasında. Orasının büyüsü ise bambaşka. Fiko o kadar zevkli biri ki, begonvillerle, mumlarla yaptığı süslemeler dalga dalga diğer restoranları da sarıyor. İsterseniz ayaklarınız suyun içinde içkinizi yudumlayabilirsiniz, isterseniz masada harika bir sunumla gelen leziz mezeleri tadabilirsiniz ya da şanslıysanız masaların arkasında yer alan barda oturup Fiko’nun muhabbetine katılabilirsiniz.
Her şey çok lezzetli ama benim en sevdiğim mezeler karides salatası ve levrek marin. Şiddetle tavsiye ediyorum. Bir de yemekten sonra mutlaka Türk kahvesi isteyin ve o sunumu görün. Gecenin sonunda kendinizi tekrar ne zaman gelebileceğinizi hesaplaken yakalayacaksınız. Eminim!
İPUCU: Gümüşlük’ün günbatımı meşhurdur. Plajdan zamanlamasını hesaplayarak çıkarsanız yakalayabilirsiniz.
FOTOĞRAFLAR: Zeynep Özyılmazel