zeynep özyılmazel

Monthly Archives: Ağustos 2014

Sağlıklı hissetmeyi seviyorum. Bunun için her gün spor yapıyorum ve sağlıklı yiyecekleri tercih ediyorum. Protein ağırlıklı beslensem de öyle hiç karbonhidrat tüketmeyenlerden değilim. Özellikle bazı pazar günleri makarna, pizza gibi yiyeceklerle kendimi şımartıyorum. Geçen pazar biraz daha sağlıklı bir kaçamak yaptım: Enginarlı bulgur pilavı. Aydan Üstkanat‘ın ödüllü ŞekerSİZ kitabından aldım tarifi. Ben de üzerine birşeyler ekledim. Bakalım sevecek misiniz siz de? Bu arada Aydan’ın yeni kitabı çıktı… Mevsiminde Yemek… Yakın zamanda bu… Devamını oku

İlkçağdan beri insanlar duvarlara resimler yapmayı bir tür kendini ifade şekli olarak benimsemişler. Şimdi anladığımız anlamda graffiti ise ilk kez 2. Dünya Savaşı sırasında meşhur Berlin Duvarı’nda görülmüş. Daha sonraları ise 1960 Amerikası’nda politik görüşlerin duyurulduğu, çetelerin kendi alanlarını belirlemek için kullandığı bir araç olmuş duvarlar. Sonra da metrolara, tüm Amerika’ya ve dünyaya yayılmış.

İnsanoğlunun doğayla ucundan da olsa bir bağ kurma isteği olduğu muhakkak. Manzarası, bahçesi ya da en kötü küçük bir balkonu olan evlere bütçemiz el verdiğince fazladan para ödemeye bile razı oluyoruz bunun için. Ya da hafta sonlarını, tatilleri iple çekmiyor muyuz? Şöyle bir ormanda yürüyüş ya da çimlerin üzerinde bir piknik yapalım demiyor muyuz? İlk fırsatta denize girmek için fırsat yaratmıyor muyuz?

Sigaranın sağlığa zararlı olduğunu bilmeyen yoktur herhalde. “Ben kesinlikle bırakmak istemiyorum” diyen çok az insan tanıdım. Hep aklımızın bir köşesinde olur bırakma fikri. Ama kendimizce bir takım nedenler sıralarız. Bu nedenlerden biri ve özellikle hanımlar tarafından en rağbet göreni de sigarayı bırakınca kilo almaktan korkulmasıdır. Kim bilir, belki de bu korkuyu bu yazının sonunda yenmenize yardımcı olabilirim…

Evet bugün benim doğum günüm ve ben doğum günlerinin büyülü olduğuna inanırım…

Arkadaşlar mühimdir de hayatımızda, bir de eski arkadaşlar vardır. Hani en eskileri… Sizi en iyi bilen, en derininize kadar tanıyan, yanında en rahat, en kendiniz gibi olduğunuz…En eski arkadaşınızı hatılıyor musunuz? Hala görüşüyor musunuz?

Bizim ailede kahvaltı günün en önemli öğünüdür. Peyniri, zeytini, domatesi, biberi özenle seçilerek alınır. Evde kaç kişi olursa olsun o kahvaltı masası mutlaka hazırlanır. En kötü tek kişi varsa, nerdeyse masa gibi tepsi hazırlanır. Ben de çok severim kahvaltıları. Evdekileri de, dışardakileri de. Hem İstanbul’da hem de tatile gittiğim yerlerde en iyi kahvaltı veren yerleri arar bulurum. Bu yerleri önümüzdeki yazılarımda sizlerle de paylaşmayı çok istiyorum. Ama gelelim şimdi bizim evdekilere…

Tam olarak hangi noktada köpek sahibi olma isteği dayanılmaz bir hal alıyor emin değilim. Çocuk sahibi olmanın yerine mi koymaya çalışıyor insan? Ya da “Biri de beni karşılıksız sevsin!” duygusu mu? Bilmiyorum… Ama Dia bir şekilde girdi hayatımıza…

Çocukluğumdan beri sabahları kalkar kalkmaz yürüyüşe çıkmayı çok severim. Suadiye’de büyüdüm. O zamanlar Suadiye-Caddebostan arası sahilde yürürdüm. Kulağımda müziğim, hem spor yapar hem de hayaller kurardım. Şimdi ise Emirgan’da yaşıyorum ve Emirgan’ın en güzel taraflarından birisi, istersem sahilde, istersem Emirgan Korusu’nda yürüyebiliyor olmam.

Tabi bir de Pişirdim Yedim bölümümüz var. Aslında bu bölümde yakınlarımdan ya da yemek kitaplarından aldığım tarifleri ben evde pişirip yazıyorum. Ama baktım anne evindeyim, o da Ayşe’yle ikimize nefis yemekler yapıp yediriyor, onun meşhur tariflerinden biriyle başlayayım dedim. Bu seferlik Oyiş pişirsin, ben yazayım…