JUST DO IT!

Dönem dönem hepimiz kendimizle ilgili yeni şeyler farkederiz. O farkettiğimiz şeyler sayesinde kendimizi biraz daha tanırız. (Burada parantez açıp kendimizi bile tam tanımıyorken başkasını tanımaktan nasıl bahsedilebilir diyor parantezi kapıyorum. Bu konu başka bir yazının konusu olabilir zira… ) Neyse işte demek istediğim ben de kendimle ilgili bir şey farkettim bu ara. Yani hayat aslında o kadar zorladı ki bu yönümü farketmem için, demek ki üzerinde düşünmek lazım…
Ciddi bir harekete geçme sonurunum var benim. Yani aklımdan harika fikirler, projeler geçebiliyor ama ben harekete geçip onları gerçekleştiremiyorum bir türlü. Bu çok küçük şeylerde bile oluyor. Mesela bir arkadaşım geliyor aklıma ve onu aramayı düşünüyorum. Acaba aramak için doğru zaman mı? Çalışıyor mudur? Yemeğe oturmuş mudur? Şimdi tam iş çıkış saati, çocuğuyla ilgileniyordur belki… Bu böyle uzar gider. Bir türlü hiçbir an o telefonu çevirmek için yeteri kadar uygun olmaz. Halbuki sen bi ara, o müsait değilse söyler değil mi?
Aslında bu konuyu bilinçli olarak bu blogun ilk konusu olarak seçtim, çünkü bu blogu açma fikri 2 sene önce geldi aklıma. Tam 2 sene! “Ben” bölümündeki yazıda geçen 36 yaş, 34’tü baya baya! O yazıyı mı yazsam, bu yazıyı mı yazsam, onu mu eklesem, bunu mu çıkarsam derken 2 sene geçti. Yeterince iyi olamadı aklımdakiler bir türlü. Bir süre sonra da vazgeçtim.
Geçen gün Aslı’yla konuşurken o kadar da vazgeçmemiş olacağım ki aklıma geliverdi hemen ve 2 sene önceki heyecanla anlatmaya başladım. Bu arada onun da böyle bir sorunu olduğunu öğrendim. O da yaptığı her şey mükemmel olsun istiyor ve planlamaktan harekete geçemiyormuş. Aklına geleni hemen hayata geçiren insanlardan bahsedip iç geçirdik. Sonra da birbirimizi gaza getirdik. Mis gibi bir fikir 2 sene bekletilmiş onu gördük. Bu blog, bir gece yapılan 5 saatlik konuşmanın gazıyla hayata geçirilmiştir.
Bu hareketsiz kalmanın sebepleri neler olabilir? Mükemmeli bekleyen ve kolay kolay beğenmeyen bir anne ya da babanın çocuğuysanız geçmiş olsun. Böyle büyütüldünüzse bu sorun DNA’nızdadır artık. Aşmak büyük çaba ister. Anne baba değilse bir öğretmen, arkadaş, akraba ya da eş de sizin hareketsizliğinizin sebebi olabilir. Tabi bu beraberinde kendine ve yeteneklerine güvenmemeyi de getirir. Ya da insanların ne düşündüğü bu kadar önemli midir? Bu kadar plan yapmak gerekli midir? İlk adımı atıp daha sonra bir sonrakini düşünsek dünyanın sonu mu gelir? Başarısızlık ölümcül müdür? Olmadı yeniden başlamak imkansız mıdır?
Bu soruları sora sora ilk adımı attım ve yazmaya başladım. Ne kadar okunacağını, beğenileceğini düşünmeden. Bebek adımlarıyla, çok fazla planlamadan… Zaman içinde geliştirerek eklemeler yaparak… Aklıma geldiği gibi… İçimden geldiği gibi… Birazcık da olsa size de ilham verebildim mi?
FOTOĞRAF: Zeynep özyılmazel – Sürahi: Paşabahçe, Bardak: Alaçatı’dan, Fotoğraf Makinesi: Canon G1X, Ajanda: Moleskine, Kalem: Museo Del Prado, Kokulu Mum: Tru Project
Sanırım benden bahsetmişsiniz ☺️✌️
😉
Canim benim, ben ilkokul ogretmenin olarak seni kutluyorum.Başarılarının devamıni diliyorum….
Cok cok tesekkur ederim 🙂
İşte beklediğimiz an çok özledim bu yazıları ..
Cok tesekkur ederim ilginiz icin 🙂
canim benim seni tebrik ederim ! resimler harika ! her zaman destege hazirim!
Tesekkur ediyorum canimm 🙂
Buradan şahane gözüküyorsunuz! 🙂