EN ÇOK SABAHLARI…

En çok sabahları seviyorum! 

Bütün ihtimallerin cıvıl cıvıl önümde olmasını ve henüz hiçbir seçim yapmamış olmayı… 

Perdeleri açtığımda güneşin doğuşunu, manzaramın alacalı bir renge bürünüşünü yakalayabilmeyi.

Gözümü açmadan bir an için seninle uyanmış olmayı düşünmeyi… Yanımda olmasan da seni düşünmeyi… 

Nerden aklıma düştüğünü bilmediğim bir şarkı mırıldanmayı… O şarkıyı telefonumda bulup yataktan çıkmadan dinlemeyi… 

*O anın bir fotoğrafını çekip paylaşmayı… *Fotoğrafa yazdığım karantina günü sayısının büyümesinden tuhaf bir gurur duymayı… İçimdeki neşeyi, kirlenmemiş umudu, korkusuzluğu…

Henüz karnım düzken ne yiyeceğime karar vermeye çalışmayı. Evi saran kahve kokusunun iştahımı iyiden iyiye açmasını… Yoğurtları… Meyveleri… Tereyağlı kızarmış ekmekleri…

Anı, kendimi yaşamayı, düşüncelerim henüz hızlanmamışken aklımdan geçenleri farkedebilmeyi…

Bugüne bıraktığım her işi tamamlayabileceğime inanmayı. En doğrusunu seçebilecek olmayı… Hatasızlığı, saflığı, masumiyeti…

Ve senin bütün bunların farkında olmanı… Uyanışlarıma sebep olmanı… 

En çok sabahları…

Müzik önerisi: In the Wee Small Hours of the Morning – Stacey Kent

27 Nisan 2020, İstanbul

*Koronavirüs dolayısıyla eve kapandığımız 16 Mart’ı birinci gün kabul ederek, her sabah uyandığımda bir fotoğrafımı çekip gün sayısıyla birlikte 1000 gün süreyle Instagram hesabımdan paylaştım. Dilerseniz Instagram profil sayfamdaki öne çıkanlar bölümünde bulabilirsiniz.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: