zeynep özyılmazel

Arşivler

Herkese selamlar 🙂 Temmuz’un başında 1 hafta, bilemedin 10 gün kalır, biraz şehrin hızından uzaklaşır, kendime yakınlaşırım diye gittiğim Bodrum’dan 1 ay sonra döndüm. Çok iyi geldiğini söylemeliyim 🙂 Neden iyi geldiği, nasıl iyi geldiği başka bir yazının konusu olsun, ben bugün size kendi Bodrum’umu anlatayım…

Bir süredir aklım hep blogda olsa da bir türlü yazı yazamadım. Bu süre içinde bol bol fotoğraf çektim, şarkı söyledim, seyahat ettim, bir detox programına katıldım bunun yanında çokça yeni yemekler tattım.

Sosyal medya hesaplarımı takip edenler bilirler, evvelki hafta sonu Dublin’deydim. İşlerinde başarılı, yaratıcı, eğlenceli bir ekiple birlikte… Kalabalık bir grupla seyahat oldukça zordur ancak hiçbirimiz sıkıntı yaşamadık. Önceden belirlenen programlar haricinde herkes birbirini rahat bıraktı. Gelmeyene ya da erken gidene ısrar edilmedi. Ben bu grupla her yere giderim 🙂 Tabi şimdi dönüşte de bir Dublin yazısı yazmak şart oldu ancak belirtmeliyim ki bu yazı bir şehir rehberi değildir. Sizlere bu seyahat sırasında… Devamını oku

Baştan söyleyeyim, işin içinden nasıl çıkacağımı bilmiyorum. O kadar güzel lezzetler tattım, o kadar geniş bir mutfak kültürü deneyimi yaşadım ki nereden başlayacağımı bilmiyorum. Gurme olmak gibi bir iddiam da yok. Üstelik tattığım tüm lezzetlerin de hikayesi var. Haydi o zaman Go Meso’nun hikayesinden başlayalım…

Küçücük anlar… Bize yeni bir şeyi farkettiren, hayatımızın yönünü değiştiren, bize yepyeni kapılar açan… Aynı zamanda çok kolay atlanabilen, görülmeyebilen, daha sonra içimizi cız ettiren o anlar… Ben Tanrı’nın bizimle o anlar aracılığıyla konuştuğuna inanırım. Bir de iç sesimizle. O anlar da atlanabilir, iç sesimiz de. Ne kadar kolaylıkla geçersiz kılabiliyoruz o sesi. Aslında o hep doğruyu söylüyor.