zeynep özyılmazel

Arşivler

Herkese selamlarrr, Diyetin 2. haftasını da geride bıraktım ve 3. haftaya başlıyorum…

Üniversiteden yeni mezun olmuştum. Okuduğum bölümü pek de bilinçli olarak seçmemiştim ve kesinlikle okuduğum şeyi meslek edinmek istemiyordum. Hayatta nerede durmak istediğinden emin olamayınca insan kayboluyor. Ben de kayboldum. Vaktimi benim için hiç de faydalı olmayan şeylerle doldurmaya başladım. Başımı belaya soktum, ailemle sonu gelmek bilmeyen kavgalara sürüklendim, yanlış insanlarla arkadaşlık yaptım… Bir sabah uyandığımda aynaya baktım… Aynadaki aksime inanamadım! İnsanın düşüncelerinin, yaşam tarzının bedenine nasıl da yansıdığını o zaman anladım. Gördüğüm… Devamını oku

Birkaç hafta önce İstanbul’a tatile gelmiş çok şeker Amerikalı bir çiftle tanıştım. Sohbetimiz sırasında daha önce Türkiye’ye gelip gelmediklerini sordum. “Kapadokya’ya gittik ve çok sevdik” dediler. Nasıl utandım anlatamam! Onlar taaa nerelerden gelmişlerdi, ben 1,5 saatte ulaşabileceğim bu harika yere henüz gitmemiştim. O anda ilk fırsatta gitmeye karar verdim… Bu konuşmanın olduğu günün üzerinden henüz 2-3 gün geçmişti ki Ayşe aradı ve “Kapadokya’ya gitmeye ne dersin? Hem de süper bir otelde kalacağız!”… Devamını oku

Sabah uyanınca, yemekten sonra çok doyunca, dostlar biraraya gelince, yalnız başına kalınca, hava buz gibi soğuyunca, iyi bir kitabın yanında, sürükleyici bir filmin karşısında, sabaha kadar çalışılan sınavlarda, buluşma vaatlerinde kahve… Kahve içmeyi sevmediğini söyleyen pek az insan duydum. Hepimizin hayatının baş köşesinde… Tabi festivali de var kahvenin. Bu sene 2.si düzenleniyor üstelik. Haydarpaşa Garı’nda… İstanbul Coffee Festival…

Geçtiğimiz hafta sonu davetli olmaktan en çok mutluluk duyduğum yerlerden birindeydim. Misbahçem’de… “Önce nefis bir kahvaltı arkasından da elma toplamaya ne dersin?” dedi Didem. Ben şehri çok severek yaşayan ama doğaya hep özlem duyan biriyim. Emirgan’da yaşamayı bu yüzden seviyorum. İstediğim zaman ağaçların arasında yürüyüş yapıyorum, istediğim zaman da en geç yarım saatte şehrin kalbindeyim. Ama elma toplamak mı? Hayır demem mümkün değil!

Geçen yazımda evde fazla vakit geçirmenin çok da iyi bir şey olmayabileceğinden bahsetmiştim. Ama öyle ya, bazılarımız da evden çalışıyoruz. Peki enerjimizi düşürmeden, hayattan kopmadan, motivasyonu kaybetmeden ve de verimli olarak evden nasıl çalışılır? İşte size zaman içinde oluşturduğum bazı yöntemler…

Her zaman tek başıma çok iyi vakit geçiren biri olmuşumdur. Evden günlerce çıkmasam hiç dert etmem. Bir kere rutinlerim var. Sabah erken kalkmayı severim. Aslında uyanmayı ve güne başlamayı çok severim. Hemen hemen her sabah yürüyüş yaparım. Sonra duş ve günlük bakımlar ve ardından da kahvaltı ve gazete.

Metro’nun yeni reklamını gördünüz mü? Hani Coğrafi İşaretli ürünlerden bahsettiği? Geçtiğimiz günlerde bu reklamı görünce açıkcası ben çok heyecanlandım. Çünkü evet sağlığıma dolayısıyla yediklerime çok dikkat ederim ama bunun yanında damak zevkime de düşkünümdür. Ama bundan daha çok düşkün olduğum bir şey var ki o da canım ülkem ve onun değerleri…

Uzun zamandır ülkemde olan gelişmeleri ben de sizler gibi üzüntüyle izlemekteyim. Haberleri tarafsız olarak verdiklerini düşündüğüm, inandığım gazeteleri, tv kanallarını, köşe yazarlarını olduğu kadar sosyal medyayı da takip ediyorum. Seçim günü oy vermek, yol gösterici olduğunu düşündüğüm yazıları arkadaşlarıma ve takipçilerime iletmek dışında ne yapabilirim diye düşünüyorum günlerdir. İşte benim düşünebildiklerim… Siz de fikirlerinizi yazarsanız çok sevinirim…

Bir pazar sabahı uyandınız. Hava da pek güzel. Tam eşinizle, dostunuzla kahvaltıya gitmelik. Tabi hafta arası yeteri kadar vakit ayıramadığınız köpeğinizi de götürseniz ne kadar iyi olur. Hem o da çok keyif alır bundan. Ama en son götürdüğünüzde kabus olmuştu. Ne kendisi yerinde durmuştu ne de size doğru dürüst oturtmuştu. Ne yemeğinizden bir şey anlamıştınız ne de sohbetinizden… Bu yukarıda anlattığım senaryoyu yaşamayan, bu ikilemde kalmayan köpek sahibi yok gibidir. Kim istemez… Devamını oku